Deivid: Türkiye'deki futbol yazarlarının tamamının bu adamın futbolunu gördükten sonra kalemlerini bırakması lazım. Geçen yıl oynadığı mevki gerçek yeri değildi kabul ama adamın ne futbolculuğu kaldı laf söylenmeyen ne kariyeri. Öyle ki geçen sene Hat-trick yaptığı Manisaspor maçından sonra bile bazı futbol yazarları "Attığı 3 gol yerini sağlamlaştırdı takımda, Fenerbahçe'liler aslında bu 3 gole üzülmeli" minvalinde yazılar karaladılar. Fenerbahçe için bu sene şampiyonlar liginde kesinlikle en faydalı oyuncu. Kendi pozisyonunda oynayıp onun kadar üretken olan adam sayısı avrupa'da bir elin parmakları kadar. Büyük ihtimal sezon sonunda Fenerbahçe'den gidecek.
Semih: Attığı gol / Oynadığı dakika oranını baz alırsak muhtemelen dünyanın en üretken forveti. Neden 11'de oynamıyor peki? Karizması yok, türk, özel hayatı renkli değil, tribünleri diskoya götürmüyor gibi maddeler sıralayabilirsiniz ama en büyük neden onun yerine oynayan adamın Fenerbahçe'ye 20 milyon $'a varolan maliyetidir. Başkanın desteği ve Fenerbahçeliliği ise onu bu takımda tutan en büyük nedenler.
Zico: Eğer Japonya ile dünya kupasında verdiği mücadeleden sonra kısıtlı teknik direktörlük geçmişiyle Fenerbahçe'ye Aziz Yıldırım'ın ilk başkanlık yıllarında gelmiş olsaydı sezonun 5. maçını göremeden kovulurdu muhtemelen. Gerçekten arkasında duran bir yönetim, avrupa'da başarıya aç bir camia ve Türkiye'nin olanakları en geniş kulübüne gelmiş olması kendisine aradığı bir ortam ve deneme yanılmalarını bolca yapacağı bir imkan sağladı. Doğru sistemi bulduktan sonra [Geçen yılın Newcastle maçı] bunda ısrar etmesi her ne kadar eleştirilse de başarının gerçek anahtarıdır. Bugün diğer büyüklerin kadroları her maç değişken iken Fenerbahçe'nin ilk 11'i stadyumdaki çaycı tarafından bilinen bir gerçek ise bunda Zico'nun payı %100 kuşkusuz. Tüm bu başarısına rağmen kendini hala teknik direktörlük'te öğrenci gibi görmesi pek çok büyük hocamıza! ders olacak nitelikte. Lucescu'dan sonra Türk futboluna gelen en başarılı hoca.
Ömer Üründül: Gelelim zurnanın zırt dediği yere. En az 10 yıldır takip ettiğim bir yazar. İlk başlarda yazdıkları çok mantıklı gelse de zaman içinde kendini sürekli tekrar ettiğini gördüğüm ve inanılmaz takıntıları olan birisi. Fenerbahçe'nin başarılı olduğu maçlardan sonra Zico'ya asla bundan pay vermemesi, başarısız olunan maçlarda direk Zico suçlayıcı yazılar yazması, Stadyum programında bunu sürekli ifade etmesi çok can sıkıcı olmaya başladı. [Neden izliyorsun diyebilirsiniz ki, M. Demirkol hatırına!] Deivid futbolcu değil diyen de o, uğur boral kim Fenerbahçe'nin sol kanadı kim diyen de o, Edu-Lugano ikilisi Türkiye'ye ilk geldiği zamanlarda bunlara Edu-Büdü benzetmesinde yorum yapan da o... Ama özellikle her hafta yaptığı Zico eleştirileri çok can sıkıcı olmaya başladı. Bir zamanlar bu takıntı Hıncal Uluç'ta Lucescu'ya karşı vardı. Lucescu gittikten sonra görülmüştür onsuz G.saray'ın durumu... Velhasıl kelam, Spor yazarları dedikodu yazarı gibi olmamalı, bilimsel gerçeklere dayanan daha somut eleştirilerde bulunmalı ve asla ama asla takıntılı olmamalıdırlar.
Semih: Attığı gol / Oynadığı dakika oranını baz alırsak muhtemelen dünyanın en üretken forveti. Neden 11'de oynamıyor peki? Karizması yok, türk, özel hayatı renkli değil, tribünleri diskoya götürmüyor gibi maddeler sıralayabilirsiniz ama en büyük neden onun yerine oynayan adamın Fenerbahçe'ye 20 milyon $'a varolan maliyetidir. Başkanın desteği ve Fenerbahçeliliği ise onu bu takımda tutan en büyük nedenler.
Zico: Eğer Japonya ile dünya kupasında verdiği mücadeleden sonra kısıtlı teknik direktörlük geçmişiyle Fenerbahçe'ye Aziz Yıldırım'ın ilk başkanlık yıllarında gelmiş olsaydı sezonun 5. maçını göremeden kovulurdu muhtemelen. Gerçekten arkasında duran bir yönetim, avrupa'da başarıya aç bir camia ve Türkiye'nin olanakları en geniş kulübüne gelmiş olması kendisine aradığı bir ortam ve deneme yanılmalarını bolca yapacağı bir imkan sağladı. Doğru sistemi bulduktan sonra [Geçen yılın Newcastle maçı] bunda ısrar etmesi her ne kadar eleştirilse de başarının gerçek anahtarıdır. Bugün diğer büyüklerin kadroları her maç değişken iken Fenerbahçe'nin ilk 11'i stadyumdaki çaycı tarafından bilinen bir gerçek ise bunda Zico'nun payı %100 kuşkusuz. Tüm bu başarısına rağmen kendini hala teknik direktörlük'te öğrenci gibi görmesi pek çok büyük hocamıza! ders olacak nitelikte. Lucescu'dan sonra Türk futboluna gelen en başarılı hoca.
Ömer Üründül: Gelelim zurnanın zırt dediği yere. En az 10 yıldır takip ettiğim bir yazar. İlk başlarda yazdıkları çok mantıklı gelse de zaman içinde kendini sürekli tekrar ettiğini gördüğüm ve inanılmaz takıntıları olan birisi. Fenerbahçe'nin başarılı olduğu maçlardan sonra Zico'ya asla bundan pay vermemesi, başarısız olunan maçlarda direk Zico suçlayıcı yazılar yazması, Stadyum programında bunu sürekli ifade etmesi çok can sıkıcı olmaya başladı. [Neden izliyorsun diyebilirsiniz ki, M. Demirkol hatırına!] Deivid futbolcu değil diyen de o, uğur boral kim Fenerbahçe'nin sol kanadı kim diyen de o, Edu-Lugano ikilisi Türkiye'ye ilk geldiği zamanlarda bunlara Edu-Büdü benzetmesinde yorum yapan da o... Ama özellikle her hafta yaptığı Zico eleştirileri çok can sıkıcı olmaya başladı. Bir zamanlar bu takıntı Hıncal Uluç'ta Lucescu'ya karşı vardı. Lucescu gittikten sonra görülmüştür onsuz G.saray'ın durumu... Velhasıl kelam, Spor yazarları dedikodu yazarı gibi olmamalı, bilimsel gerçeklere dayanan daha somut eleştirilerde bulunmalı ve asla ama asla takıntılı olmamalıdırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder