Olaylarıyla, antrenman temposu ile, yeni kaptanlarıyla ilk dönem hazırlık kampını bitirdi Beşiktaş. Birçok gazeteden kampın analizini ve oyuncuların, özellikle de yeni transferlerin değerlendirmelerini zaten okuyoruz sürekli. Bu nedenle, bu yazıda sadece Beşiktaş'ın oyun sistemi hakkında bir beyin fırtınası yapmayı uygun gördük. Sayfamızdaki en son yazının TheMISFIT tarafından taktikler/sistemler üzerine yazılmasının da bu beyin fırtınasına ayrı bir tat vereceği kanaatindeyim.
Çok uzun zamandır kullanılan ve dünya çapında modern kabul edilen 4-4-2 'den ziyade bu yıl 3-5-2 'yi denemesi gerektiğine inanıyorum artık takımın. Zira gerek yeni transferler, gerekse takımdan ayrılanlarla birlikte ortaya çıkan mevcut kadro yapısının buna oldukça elverişli olduğunu düşünüyorum.
3-5-2... Ama nasıl?
Kısaca bahsedelim...
Bu taktik kollektif uyumun ön şart olduğu takım halinde hücum-takim halinde rakibi kendi yarı sahasında tam kapanmış şekilde karşılayan bir savunma üzerine kurulu olacak. Kısa paslar ile topa sahip olunduğu ve oyuna genişlik kazandırıldığı müddetçe takım zaten rakip yarı sahaya da yerleşeceğinden hücum organizasyonları çok önemli bir etken bu noktada. Ortasahadaki olası top kayıplarında Cisse 3'lü defansın emniyet sübabı rolünü üstlenecek.
Serdar Özkan 'ın buradaki rolü defansif olmaktan da öte bitmeyen enerjisi, sürati ve top tekniği ile sürekli ileri geri çalışan bir Lampard veya daha açık bir dille anlatmak gerekirse Milli Takım'da Fatih Hoca'nın Tuncay'a yüklediği dinamik ortasaha görevi olacak. Orta alandaki 3-1-1 şeklindeki blok Delgado'nun daha az yorulmasını, çok daha serbest ve ofansif özellikte oynamasını sağlayabilir. Holosko ise serbest forvet olarak hücumun geldiği kanada göre sağ veya sol kanada inebilir/çapraz koşular yapabilir, topu kanallara taşıyabilir. Nobre ise, yüksek fizik gücü ve top saklama özelliği ile takımı hücuma çıkartacak ve rakip yarı sahaya yerleşimini sağlayacak çok çok önemli bir etken olacak. Nobre'nin veya Delgado'nun sahip olduğu her top Serdar Kurtuluş ve/veya Tello'nun kanatlara inmesi, oyunun kanatlara açılması demek bu sistemde.
Bu taktikte Tello'dan çok fazla çekinmiyorum, zira 4'lü ortasaha bloğunun solunda zaten sürekli ileri-geri oynamak zorunda, başka alternatifi yok. Özellikle de 4-3-1-2 gibi bir sistemde sürekli ileri çıkması zaten kaçınılmaz olacak. Ancak 3'lü ortasahada en azından az gol yiyen ve savunma güvenliğini ön planda tutan, topa sahip olduğunda ise takım halinde hücuma çıkarak rakip sahaya yerleşebilen bir sistem oluşturulmuş olur kanaatindeyim. Bu şekilde en azından kolay gol yeme gibi amansız bir hastalıktan da Beşiktaş savunması kurtulmuş olur diye düşünüyorum.
Bu sezon herşeyden önce çok iyi bir takım savunması yapması gerekiyor nitekim Beşiktaş'ın.
22 Temmuz 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
evet. 4-4-2 ile arasındaki fark konusunda kafamda bir resim oluştu. enteresan.
tabi bu düzenle, çok ciddi bir 'geri koşabilme becerisi' lazım gibi...
Yorum Gönder