
Transfer sezonu açıldı arkadaşlar hepimize hayırlı olsun.
Galatasaray bu yukarıda adını verdiğim genç Arjantinli, "Yeni Messi" Diego Buonanotte ile ilgileniyormuş.
İlgilenir, ilgilenmesinde sorun yok. Herkes herkesle ilgilenebilir.
...de biz olaylara biraz şaşı mı bakıyoruz? Hayır, sonunda hep şaşırıyoruz da ondan diyorum.
Gazete yazmış.
Uzun vadeli düşünen Cimbom, River Plate'in 20'lik süper bücürünü birkaç yıl sonra 40-50 milyon euro'ya bir Avrupa devine satmayı planlıyor.
Valla tebrik edeceğim Galatasaray yönetimini gerçekten böyle bir şeyi planlıyorsa.
Türkiye'ye bir futbolcunun gelmesi ve birkaç yıl içinde 40-50 milyon euroya bir Avrupa devine satılması!
Şimdi şöyle bir durum var ki, Türkiye dünya futbol piyasasının içinde önemli bir kavşak değil.
Sen bir kere önce önemli bir futbol ülkesi olacaksın. Ondan sonra dünya futbolunda önemli bir noktaya geleceksin. Ondan sonra senin liginde oynayan oyuncular değer kazanacak.
Yani oyunculara değeri sen katacaksın.
Gelen adam kendi kendine iki yıl içinde 50 milyon euro değere çıkmıyor.
Bunu yapmak için senin ne yapman lazım...Önceliğini "ülkedeki futbol bilgini geliştirmek" olarak koyman lazım.
Bu önceliği koyduktan sonra anlarsın ki, senin önce işin teorik yönünü geliştirmen gerekir. Bu nedir? Oyunun taktik teorisidir. Oyuncuların bireysel oyun görüşünün geliştirilmesidir. Oyuncuların ve takımın fiziksel durumunun iyileştirilmesi üzerine geliştirilebilecek teori ve pratiktir.
Bunların tümü bir araya gelip bir "Futbol Eğitimi" ihtiyacını önce doğurur, sonra bu eğitimin yapılması için gerekenleri yapma gücünü sana verir, bunları yaparsın, yaptıkça teorik altyapını da kuvvetlendirirsin, onun sonucu olarak futbol dünyan içindeki bireyleri geliştirmiş olursun; her bir hoca daha iyi hoca olur; her futbolcu daha iyi futbolcu olur; kondisyoner daha iyi kondisyoner olur; başkan daha iyi başkan, yönetici daha iyi yönetici, gazeteci daha iyi gazeteci olur.
Tüm bunların bir uzantısı olarak senin ülkende daha iyi futbol oynanmaya başlar, ve senin ülkenin futbol becerisi kendi kendisini besleye besleye büyür büyür büyür.
İşte eğitim budur, futbol bilimi budur.
İnsanlara kendisini geliştirmeyi öğretmek budur.
O zaman Anadolu'dan şampiyonun da çıkar, yüz elli tane futbolcun yurtdışında da oynar, en büyük takımın Avrupa devi de olur.
İnsanlar da der ki "A ha, orada önemli bir futbol ükesi var evet"
O zaman işte, 50 milyon euroya bir yerlere adam satabilirsin.
Yoksa olacak olan en fazla, adamın buraya gelmesi, iki sene sonra kendini geliştirebileceği orta boy bir lige gitmesi, ondan sonra 50 milyon euroya bir Avrupa devine gitmesidir.
Kaldı ki, 50 milyon euro nedir...50 milyon euro bir değerlendirme ölçütü değildir. 50 milyon euro bir sonuçtur. Amaç iyi futbolcu olmak/iyi futbolcu yetiştirmek/kendini geliştirmektir.
50 milyon euro bir "yıldız" değeridir. Yıldız, iyi futbolcunun da ötesinde bir şeydir. Onun değeri anormaldir.
Yıldız olmak ise, yine bir sonuçtur, amaç değildir. Yıldız olan her meslek erbabı da, önce mesleğini iyi yapmayı öğrendiği yollardan geçmiştir.
* * *
Hayatta en büyük erdem, "Kendini Bilmek" olsa gerektir.
Kendini bilmezsen, işte böyle alır gazetene "Benim takımım bir adamı iki sene içinde dünya yıldızı yapabilecek kapasitededir" diye yazarsın.